Peynir, çok büyük bir çeşitlilikteki aroma, tat, yapı ve şekle sahip bir grup fermente süt ürünü için kullanılan genel isimdir.
Peynir, kelimesi modern Türkçe'ye Farsça sütten yapılmış manasına gelen panīrİngilizce'ye ise Latince caseus dan gelmiştir. Bu kelimenin kökeninin Hint-Avrupa dillerinde yeralan mayalanmak-ekşimek manasına gelen kwat- kökünden geçtiği düşünülmektedir. Bu kelime diğer Cermen dillerinde de muhafaza edilmiştir. İspanyolca ve Portekizce de Latinceden almışlardır ve Malezya ve Endonezya da konuşulan dillere de keşifler vasıtasıyla geçirmişlerdir.
Fransızca, İtalyanca ve Katalanca'ya ise yine aynı kökenden gelmiş olmasına ragmen, Romalılar tarafından askerlerin tüketimi için yapılan caseus formatus (kalıp peyniri) sözünün ikinci parçası olan kalıp manasına gelen formatus'dan türeyen kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
Tarihi
Türkçe'de Etimolojik Kökeni
Peynir kelimesi Türkçe'ye Farsça'dan gelmiştir. İlk kez Memluk Türkçesi'nde benir, penir, beynir olarak geçmiştir. Yazılı olarak en eski öz türkçe karşılığı ise Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan Dîvânü Lugati’t-Türk kitabında geçmektedir; udma ve udhıtma. [1] Udhıtmak Uygur Türkçesi'nde uyutmak anlamındadır, ve Udhıtma udhıttı, sütü uyutmak, uyumuş süt, peynir anlamında kullanılmıştır. Farklı Türk lehçelerinde farklı kelimeler kullanılmıştır: ağrımışık, sogut (Karluk), kurut, kesük, çökelek, bışlak.
Kökeni
Peynir kökenleri insanlık kadar eskiye dayanan bir yiyecektir. Ne kadar eskiye dayandığına dair kesin bilgi olmasa da, olası çıkış noktaları Orta Asya, Orta Doğu ya da Avrupa olarak tahmin edilmektedir. Yaygınlaşmasının Roma İmparatorluğu zamanlarında olduğu düşünülür.
İlk üretimi için önerilen tarih M.Ö. 8. binyıl (koyunun evcilleşitirildiği tarih) ile 9. binyıla kadar değişir. İlk peynirin Orta Doğu insanları ve Orta Asya göçebe Türkleri tarafından yapıldığı düşünülmektedir. O zamanlar yiyecekleri saklayıcı özelliği nedeniyle hayvanın derisi ya da iç organları kullanılmaktaydı. Bu iç organlardan olan midede (işkembe) saklanan sütün buradaki enzimlerle (kültürle) mayalanması üzerine lor haline gelmesi peynirin ilk oluşumu hakkındaki teorilerden biridir. Buna benzer bir hikayenin, bir tüccar Arap'ın peynir saklaması hakkında da farklı söylenişleri vardır.
Bir başka teori ise, peynir üreticiliğinin sütü tuzlamak ve basınç altında tutmak sonucu olduğudur. Hayvan midesinde bekletilen sütün değişimi üzerine de bu karışıma kasıtlı olarak maya eklenmiş olabilir.
Peynir yapıcılığı ile ilgili ilk yazılı kaynak M.Ö. 2000'li yıllara, Mısır'daki mezar yazıtlarına dayanmaktadır.[4] Antik zamanlarda yapılan peynirin ekşi ve tuzlu olduğu ve günümüz feta ve beyaz peynire benzediği tahmin edilmektedir.
Avrupa'daki peynir üretiminde ise iklimden dolayı daha az tuz kullanımaktadır. Daha az tuzlu ortamda daha çeşitli faydalı mikrop ve enzim yetişebilmesinden dolayı bu peynirler farklı ve ilginç tatlar içerirler.
Kaynak: Delinetciler Paylaşım Forumu http://www.delinetciler.net/forum/afiyet-olsun/58613-peynir-cesitleri-peynir-nasil-yapilir.html
Peynir nasıl yapılır
Peynir İmalathanesi
Peynir, süt proteini kazeinin peynir mayası ve/veya peynir kültürü ile pıhtılaştırılması ve bu pıhtıdan peynir suyunun ayrılmasıyla elde edilen fermente bir süt ürünüdür. Peynir suyu ayrıldıktan sonra tuzlu peynirler için tuzlama aşamasına gelinmektedir. Tuzlama, peynirin yüzeyine kuru tuzlama şeklinde veya peynir salamuraya daldırılarak yapılabilir.
Takip eden basamak olgunlaştırmadır; peynir taze olarak tüketilebileceği gibi belirli bir olgunlaştırma periyodunu takiben de tüketilebilmektedir.
Yukarıdaki üretim basamaklarına ait teknik parametrelere bağlı olarak çok geniş bir çeşitlilikte peynirler elde edilmektedir.
Diğer fermente süt ürünleri gibi peynir de canlıdır. Raf ömrü boyunca peynirin duyusal, yapısal ve kimyasal özelliklerinde çeşitli değişiklikler görülebilmektedir. Bu değişikliklerin minimumda tutulması için peynirlerin genel olarak 6-8°C’lik sıcaklıklarda tutulması gereklidir.
Soğuk iklimlerde yaşayanlar için, sıcaklığı 6-8°C civarında bulunan, nem oranı sabit ve havadar kilerler peynir saklamak için idealdir. Ancak şehirde bu imkan yoktur. Bu nedenle peynirler evde buzdolabının alt raflarında ve kapalı şekilde muhafaza edilmelidir.
Ardahan Peyniri: Küflü Peynir, yukarıda tarif edildiği gibi yapılan taze peynir, parçalara ayrıldıktan sonra kısa bir süre kuruması için havadar bir yerde bekletilir.Sonra tuzlanır ve iyice ufalanır(iyice küçük parçalara ayrılır) Süt buzağısı, keçi veya koyun lardan tulum çıkarılan derileri iyice kurutulur. Öyleki deri hayvan eti kokmamalıdır. Parçalanıp tuzlanan peynir deri içine doldurulur. hava boşlukları kalmaması için TOKAÇ adı verilen ağaç sopalarla iyice sıkıştırılır(tepilir) Yaklaşık 2.5 3 aylık bir dinlendirilme döneminden sonra deri ağzından açıldığı zaman yer yer yeşil, yer yer sarımtırak rengini almış peynir afiyetle yenir.
Peynir çeşitleri
Türkiye'de tüketimi en yaygın olan peynirler, beyaz peynir deri peyniri ve kaşar peyniri olmakla birlikte, yöresel peynirler yönünden de hayli çeşitlilik gösterir. Bunlardan bazıları:
•Krem peyniri
•Posof çeçil peyniri
•Küflü Ardahan deri peyniri
•Kars kaşarı
•Tunceli tulum peyniri ve çökeleği
•Mihaliç (kelle) peyniri
•Keçi peyniri
•Ezine peyniri
•Erzincan tulum (şakak) peyniri
•İzmir tulum peyniri
•Van Otlu peyniri
•Lor
•Urfa beyaz peyniri
•Dil peyniri
•Maraş peyniri
•Çerkez peyniri
•Hellim
•Abaza peynirleri
•Civil (tel) peynir
•Çökelek
•Yozgat çanak peyniri
•Külek peyniri
•Hatay cara (testi) peyniri
•Örgü peyniri
•Çeçil peyniri
•Golot peyniri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder